DÜNYA’NIN ŞİFRESİ

Yazar: Gökhan Okçu

Bundan birkaç yıl önce Bursa’da istihdam fuarına konuşmacı olarak davet edilmiştim. Benden önceki konuşmacı sevgili Sunay Akın. Ben sıramı bekliyorum. Sunay Bey sahnede harikulade bir seminer veriyor. Artık sonlara yaklaşmıştı ki, bir beyefendi söz aldı ve şunu sordu:

Sunay Bey sizi yıllardır takip ediyorum. Çok ilginç bilgileri bir araya getiriyor ve bizleri hayran bırakıyorsunuz. Allah aşkına bunları nereden buluyorsunuz?

Sunay Hoca şöyle cevapladı:

  • Yanınızdaki eşiniz mi?
  • Evet!
  • Nereden buldunuz?

Solonda bir sessizlik oldu. Beyefendi konuşmadan Sunay Hoca devam etti.

  • Siz onu aramışsınız ve onu bulmuşsunuz. Ben de bunları arıyorum ve bunları buluyorum. Bu hayatta neyi ararsanız onu bulursunuz.

Dünyanın şifresi o kadar basittir ki… Neyi ararsan onu bulursun!

Çok sevdiğim bir söz var. O da çok basittir.

“Bulan arayandır.”

Bunu insan beyninin pratik çalışma prensiplerinden biriyle ve bir atasözü ile açıklayabiliriz. Prensip şunu söyler;

  •  İnsan beyni en az maliyetle, en iyi hayatı ister.

Yani aramanın maliyetine katlanmaya uygun bir yazılımımız yok.

Atalarımızın deneyimi ise bize şunu söyler.

  • Emeksiz yemek olmaz.

Yani bizim yazılımımız en az bedel, en az maliyet, en az emekle bizi mutlu ve başarılı yapmaktan sorumluyken, dünyanın yazılımı da bize tam tersini söyler. Emek olmadan, zahmet olmadan, bedel olmadan yemek olmaz! Buradaki sonuç şudur; Dünyanın yazılımı ile insanın yazılımı terstir.

Eğitimlerde kâr yaklaşımları diye bir şey anlatırım. Bence kullandığımız en güzel kelimeler fedakâr, cefakâr ve vefakârdır. Bu kelimeler birleşik kelimeler ve iki kelimenin birleşiminden oluşur. Kelimeleri daha önce hiç böldünüz mü bilmiyorum ama böldüğünüz zaman çok anlamlı bir bütüne ulaşıyoruz.

Fedakâr = Feda + kâr

Cefakâr = Cefa + kâr

Vefakâr = Vefa + kâr

Her üç kelimede bize bir şeyler söyler. Feda edersen kâr edersin. Cefa çekersen kâr edersin. Vefa edersen kâr edersin.

Ancak bu kelimeler beynimizin en az maliyet, en iyi hayat denkleminden dolayı yazılıma ters düşer. İnsan beyni feda, cefa ve vefaya çok da uygun bir beyin değil. Bu kelimeler daha çok dünyanın yazılımı ile uyumludur. Emeksiz yemek olmaz! Öte yandan kâr yaklaşımlarına baktığımda beynimizin yazılımına en uygun kelime sefakârdır 🙂 . Ancak böyle bir kelime de yok! Tabii insanın kendi yazılımına uydurduğu başka kelimeler var. Bunlarda anlamlı bir bütünü ifade eden bileşik kelimelerdir. Mesela; sahtekâr, riyakâr, hilekâr, günahkâr, isyankâr… 🙂 ! Bunlarda bölündüğü zaman anlamlı bir bütün oluştururlar. Bir şeye hile, sahte, riya karıştırırsan kâr edersin diyor. Ve buradaki en ilginç taraf şudur. Sahte, riya ve hile de kârlar çok hızlı gelir. Anlıktır yani. Hileyi karıştır, hooop kâr cepte… Yani benzine su karıştır, süte su karıştır, ağır çeksin diye hafif ürünlerin içine taş, demir vs. karıştır… Kâr hemen cepte. Ya da isyankâr! İstediğin şeyle ilgili isyan et, insanlara illallah dedirt, seninle mi uğraşacağız deyip istediğini sana versinler. Kâr hooop cepte. Ancak bir süre sonra yalnızlaşmaya başlarsın ve etrafındaki insanlar senden uzaklaşmaya başlar. Zaman içerisinde hayatını kolaylaştırmak yerine zorlaştırdığını fark edersin. Yani bu ikinci grup kârlar geçicidir. Bununla birlikte feda, vefa, cefa alanlarında kârlar geç gelir ama en önemli özelliği kalıcıdır. Yani tam anlamıyla senindir. Çünkü öncesinde ödenmesi gereken bedeller ödenmiştir. İnsanın değerlerinden ve birlikte yaşamanın eşiğini oluşturan toplumsal normlardan ayrılmaması önemlidir. Çünkü insan değerlerinden vazgeçtiği anda hile, sahte ve riya ile sonuca ulaşır. Kısa vadeli kalıcı olmayan hızlı gelen kârlara aldanır. Ancak mutluluk, başarı ve huzur öteki taraftardır. Feda, vefa ve cefa ile geç gelen, bedeli ödenmiş ve kalıcı kârlardadır.

Kâr yaklaşımları ile ilgili en sevdiğim kelimelerden bir tanesi de bestekârdır. İyi bestelerin 50 bin dolardan başladığını düşünürsek oldukça kârlı bir yaklaşım :). Bununla birlikte denemiş birisi olarak da söylüyorum; beste yapmak, söz yazmak da öyle her babayiğidin harcı değil. Geri planında ne var derseniz, üç tane kelime…

Buradan sizde kalmasını istediğim en önemli nokta ve şifre ile kastettiğim şey; bu dünyada nedenler bulmak istiyorsanız, önce kendi yazılımınızı yenmek ipleri kendi elinize almak zorundasınız. İşte insanın hayattaki sınavı da burada başlar. Bu dünyada herkes hak ettiğini yani bedelini ödediği şeyi bulur. Buradaki handikap, beyin kısa yoldan en az maliyetle sonuca ulaşmak ister. Seni her seferinde yanıltacaktır. İste bu yüzden yazlımı yenmek zorundayız. O halde aramaya devam. Bir sonraki yazıya kadar lütfen huzur arayın ve huzur bulun. Sevgimle…

Not: Yazarın Aceleci Sinek Süte Düşer kitabından derlenmiştir.

Post Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Konuşmayı Başlat
Merhaba!
İletişime geçmek ister misiniz?